ScrumMaster ve Takım Koçlarına Bazı Tüyolar-1. Bölüm

By

Scrum eğitimlerinde ve yeni takım kurulumlarında en fazla konuştuğumuz konuların arasında Scrumdaki roller oluyor. Daha önce  Product Owner rolüne ilişkin bir yazı paylaşmıştım. ScrumMaster rolü toplum olarak çok alışık olduğumuz bir rol değil belki de, Agile konseptlerin, çerçevelerinin son yıllarda daha fazla uygulama alanı bulmasıyla çokça gündemde olan bir rol. Bazen yanlış algılanabiliyor ve uygulama örneklerini görebiliyoruz. Dolayısıyla bu rolü taşıyan arkadaşlarımızın “Hizmetkar Liderlik” rolünü doğru şekilde icra etmesi gerekiyor. Bu yazı ve devamında özellikle ilk kez bu rolü üstlenen arkadaşlarıma hem kendi tecrübelerimden hem de takımlar üzerine çalışmalar yapmış kişilerin görüşlerinden alıntılar yaparak bazı tüyolar ve paylaşımlarda bulunmak istiyorum. Bu arada Agile şemsiyesi altında Scrum kullanmıyor olabilirsiniz ancak hangi çerçeveyi kullanıyor olduğunuzdan bağımsız özellikle yeni kurulan takımlarda ve iş yapışı değişikliklerinde sürekli iyileşmeyi gözeten bir takım koçunuzun olarak ta rol aldıysanız bu yazı size göre de …Yazının geri kalanında ScrumMaster kelimesini sadece Scrum uygulayan takımlar için değil bu bağlamda sürekli iyileşme ve prosesi gözeten takım koçları için de kullanıyor olacağım. Bir kaç başlıkta ve iki blog yazısı olarak paylaşımda bulunacağım.

Title Placeholder

Kendinizi Tanıyın, Gözlemleyin ve Geliştirin

ScrumMaster olduğumuzda geçmişten gelen alışkanlıklarımız ve görev olarak yaptığımız rutinlerden hangilerinin rolümüzle çeliştiğini bir şekilde düşünmek , şeffaf bir şekilde kendimizde farkındalığı sağlamak, kendimizi denetlemek ve adapte olmamız gerekiyor. Bu sadece takımlar için bir yolculuk değil, bizim de üstünde emek harcamamız gereken bir yolculuk. İyi bir ScrumMaster olmanın önemli adımlarından biri gözlem ve denetleme yapmak. Denetleme ve yönetme önce kendimizle başlıyor.

Bu konuyu bir örnekle somutlaştırmak istiyorum. Daha önce proje yöneticiliği ya da ekip yöneticiliği yapmış kişilerin ilk ScrumMaster oldukları yaşadıkları ve benim de yaşadığım eski alışkanlık ve davranış şekli “command ve controlism” den hızlı bir şekilde kurtulma zorunluluğu. Bu farkında olmadan zamanla edindiğimiz bir alışkanlık. Geçmiş iş tanımımız insanları , ekipleri yönetmek ve kontrol etmek üzerine olsa da artık ScrumMaster olarak böyle bir görevimiz yok ve hatta bundan “cızzzz” kesinlikle hızlı şekilde kurtulmamız gerekiyor. Ben ilk ScrumMaster olduğum zamanlarda hatırlıyorum, farkında olmadan Retrospektif toplantılarında alınması gereken aksiyonlarla ilgili nerdeyse kişilere iş atama ve görev paylaşımıyla ilgili yönergelerde bulunuyordum, elbette bunu o zamanlar iyi niyetle yapıyor olsam da kendi kendini yöneten bir takım geliştirmek için doğru bir davranış şekli değildi. Bu alışkanlıktan önce farkına vararak, sonra denetleme ve kendimi kontrol ederek dönüştürerek kurtulabildim:)Title Placeholder

Eminim hepiniz kendinizi değerlendirdiğinizde bir ya da bir kaç tane buna benzer davranış şeklini gözlemleyecek ve hızlı aksiyon alacaksınız, eğer çelişen davranışlarınız yoksa da geliştirmek istediğiniz davranışlar için alıştırma yapabilirsiniz.:)  Lyssa Adkins  Coaching Agile Teams kitabının 1. bölümünün tamamını  kişisel farkındalık ve gelişime ayırıyor ve “It Start with you” genel başlığı altında bazı önerileri paylaşıyor, bence faydalı paylaşımlar, okumanızı tavsiye ederim.

Güven ve Etkileşim

Agile Manifesto’da yer aldığı gibi İnsanlar ve etkileşimlerinin süreçler ve araçlardan daha önemli ve öncelikli olduğunu unutmamız lazım. Özellikle Scrum’a ik geçişte kitabına uygun bir şekilde süreci , aktiviteleri akıtmak ve yürütmek önemli, ancak ekiplerimizi bunları emme basma tulumba gibi ezberden yapan robotlara dönüştürmek değil amacımız:) Bu şekilde davranış hangi Agile çerçeveyi kullanırsak kullanalım sürecin etkinliğinin kısıtlı kalmasına sebebiyet verecektir. Bu sebeple koçluk yaptığınız ekip arkadaşlarını tanımalı, sizi tanımalarına fırsat vermeli ve sağlıklı bir süreç için etkileşimde bulunulması gerekiyor. Ekipte öncelikli olarak güven ortamının yaratılması gerekiyor ve ekibinizin size, sizin de ekibinize güvenmesi elzem. Ancak güvenin olduğu ve etkileşimin açık ve şeffaflığa izin verdiği ortamlarda problemler ortaya çıkar ve ekip ve siz daha iyisini yapmanızı engelleyen konuları tartışır ve aksiyon alabilirsiniz. ScrumMaster olarak bu konuda size rehberlik edebilecek ve takımların etkinliğini azaltan Patrick Lencioni’nin “Ekiplerin 5 Temel Aksaklığı” modelini anlamanızı ve ekiplerinizde bu aksaklıkları çözümlemeye odaklanmanız iyi olacaktır. Bir ekip olmanın en temelinde güvenin oluşturulması gerekir. 5 Temel aksaklık Piraminde görüldüğü üzere temelde güven olmadıkça onun üstüne daha iyisi için sağlıklı çatışma, taahüt , sorumlu hissteme ve ortak sonuçlara duyarlılığı inşa etmek pek mümkün değil.  Ben genel olarak güvenden bahsederken birkaç anlamına değineceğim.

Title Placeholder

Birinci anlamı sadece raporlama yada bazı aktiviteleri yürütmek için ekiple vakit geçiriyorsanız, birbirinizi tanımak ve etkileşimde bulunmak için emek ve zaman harcamıyorsanız ekiple aranızda güven ve şeffaflık oluşamayacak, problemleri sizinle kouşmayacaklardır. Bunun bir örneğini geçenlerde ScrumMaster arkadaşlarımdan biriyle konuşurken duydum. Yeni ScrumMaster olan ve iyi niyetli olan bu arkadaşım, ekibiyle sadece kısa toplantılarda biraraya geldiğini,iş sonuçları çok olumlu olmadığı halde ara sıra yaptıkları kısa retrospektiflerde hiçbir problemden bahsedilmediğini, herşeyin yolunda gittiği mesajının çok sık vurgulandığını söyledi. Eğer ekiplerimizile etkileşmiyorsak ve güven aşılayamadıysak bu karşılaşabileceğimiz durumlardan birisi.

Güven eksikliğini gösteren bir diğer durum da hataları gizlemek ya da yardım istemekten çekinmek, sadece kişilerin yetkinliklerine olan güvenden ziyade, eksikliklerimizi de rahatça paylaşabilme güveni, bunu da rol model olarak kendimiz göstermeli ve oluşmasına katkı sağlamalıyız.

Varsaymayın :)Takımınızı Gözlemleyin ve hedeflenen davranış değişikliğini check edin.

Bir ürün/ servis geliştirirken de düşülen en büyük yanılgılardan birisi en baştan herşeyi anladığımızı düşünmek, varsaymak. Takımlarla çalışırken de benzer bir yanılmasamaya düşebiliriz.

Title Placeholder

Bir diğer üst başlıkta olduğu gibi etkileşimde bulunmak ve gözlemlemek için takımla kaliteli vakit geçirmeliyiz. Problemleri ve nasıl yaklaşacağınızı ilk seferde anladığınızı düşünebiliriz, ne kadar tecrübeli olursak olalım  yine de varsaymak yerine ekibinizden tespitler için teyit almamız gerektiğini unutmayalım. Bazen bazı aksaklıklar temelinde başka problemlerin göstergeleridir ve sadece buz dağının üstünü temizlemek değil sorunları kökten anlayıp ekipleri desteklemek için bolca gözlem yapmalıyız. Takımın ancak inandıkları problemleri çözmek için gerçekten davranış değişikliğine gideceklerini unutmayalım. Bu davranışlara gitmek için tek yol tek araç olmayabileceğini ve farklı çözümlemelerle destekleyebileceğinize kendinizi açın ve ancak istenen değişikliğe ulaşıp ulaşmadığı hissi kalben vuku ile değil metriklerle takip edebileceğinizi gözardı etmeyelim.

Sessizliğe Sabrınızı Artırın:) Dinleyin…

Süreçlerinizi iyileştirmek veya yeni konuları gündeme getirmek, fikir alışverişinde bulunmak için ekiple bir araya geldiğinizde konuyu geliştirmek için ScrumMaster olarak soru soruyor olabiliriz. Ekip ister süreç konusunda yeni, ister tecrübeli olsun bazen sorularınız ardından sessizlikler olabilir. Hatta sorduğumuz konu hakkında domain uzmanu olabiliriz. Bu eskiden benim başıma gelebilen birşeydi, sessizlik oluştuğunda kendi sorularımın yanıtlarımı vermem…Oysa ScrumMaster rolünde yapmamız gereken sessizlik karşısında sabırlı olmak ve ekipten yanıt gelmesini beklemek. Emin olun bir süre sessizlikten sonra birisi konuşmaya başlayacaktır.

Title Placeholder

 

Dinlemekte bir o kadar kritik bir yetkinlik, dinlerken karşı tarafın söyledikleri, ses tonu ve vücut diline odaklanmanız yani tam anlamıyla dinlememiz gerekiyor. size etkili bir egzersiz tavsiye ediyorum, bir sonraki ikili konuşmanızda ya da takımla bir araya geldiğinizde nasıl dinlediğiniz konusunda kendinizi denetleyin, karşı taraf konuşurken kendi söyleyeceklerimi ya da hikayelerimi mi düşünüyorum, karşı taraf dinlediğimi anlıyor mu, ses tonu, vücut dili, kelimeler hepsini yakalayabiliyor muyum? Çoğu zaman en üst seviyede dinlemediğimizi farkedince şaşırmayın:)

Yazımın ilk bölümünde bu birkaç hususu hem tecrübelerim hem de empirik ve bilimsel bazı kaynaklarla paylaştım. Bu konuyla ilgili önümüzdeki günlerde yazının devamı olarak değinmek istediğim birkaç husus daha var. Sizler de yazımı okuduktan sonra bu tüyolara katkı yapmak isterseniz lütfen yorum bırakın.

Keyifle okumanız dileğiyle,