Çatışmaları Kim sever?

By

Havalar sıcak, ülke gergin, ekonomik zorluklar bir süredir var, daha da hatta ağırlaşarak devam edecek gibi görünüyor. Sadece ülkemiz değil bir çok diğer ülkede zorlu bir süreçten geçiyor.Toplum kutuplaşmış durumda.

Hal böyle işte evde ilişkilerimiz daha gergin, hızlı tempolu, iletişimimiz birbirimizi anlamaktan öte eleştirmeye kayabiliyor bazen. Bu da çatışmalara yol aşabiliyor. Fikir, iş, süreç, ürün geliştirmek için farklı görüşlere, perspektiflere alan açmak , birbirimize meydan okumak, geribildirim vermekten kaçınmak değil çatışmalardan kastım. Kutuplaşmaya yol açan ve geri dönüşsüz iletişim kopuşlarından bahsediyorum.

Kop, kopta nereye kadar:)Çatışmaları doğal olarak sevmeyebiliriz, ancak liderler, yöneticiler, koçlar olarak zamanında müdahale edebilmeli, çatışmanın doğasına göre farklı yaklaşımlarla çözümlemek için takımları , birimleri desteklemeliyiz. Çatışmaları sadece konular değil, ilişkiler de doğurur, o yüzden taraf olmadan sakin bir bakış açısıyla analiz edebilmemiz, tolerans sınırlarını kaçırmamamız önemli.

Çatışmayı doğru analiz edebilmek, doğasını anlamak için kullanılacak haritalandırma yöntemlerinden birisi Danimarka Çatışma Enstitüsünün yaklaşımı olabilir, burada sizinle paylaşmak istedim.

Bunun dışında çatışma konularında pratik ve bilgiyi desteklemek için de aklıma ilk gelen bir kaç kaynak önerisi paylaşabilirim.
-Marshall Rosenberg’den Şiddetsiz İletişim
-Barry Johnson’dan Polarity Management
-Eric Berne’den İnsanların Oynadığı Oyunlar
-Susan David’den Duygusal Çeviklik
-Sistem bakış açısıyla ilişki ve çatışılan konuyu ayrıştırmak, ötekini anlamak için bir sürü pratik,(ORSC ve Gestalt koçluk araçları)

Dediğim gibi çatışmaları sevmeyebilirsiniz ancak çatışmanın varlığını kabullenmek, çatışmanın ne olduğu konusunda şeffaf ve güvenli bir ortam yaratarak çatışmayı isimlendirmek ve çatışmanın yapısına göre farklı yaklaşımları çözümlemek, biz müdahilseniz tarafsız birinden destek alarak ve çok uzamadan çözümlenmesini sağlamak liderler, koçlar için elzemdir.