Sanal gerçeklik ve Empirik yaklaşım

By

Bu hafta Stefan Zweig’ın satranç isimli kitabından uyarlanmış Satranç  isimli filmi seyrettim. Kitabı okuyanlarda içeriğini bilir, filmi de seyredebilirsiniz. Filmde izolasyon ve işkence altında olan bir kişinin hayatta kalabilmek için zihninde kendisini ve kimliğini nasıl yapılandırdığını , sanal bir  gerçekliğe inanmaya başlamasını anlatıyor. Bu benim ilgimi oldukça çekti.

Şu başlıklarla film özelinde çıkarımları ve eklemelerimi toparlayabilirim.

🤯 Zihin, İzolasyonda Kendini Aldatabilir: Karakter, adada geçirdiği uzun süre boyunca gerçek ve hayal arasındaki sınırları zorluyor. İzolasyon, zihni kendi düşünce dünyasında kaybolmaya itebilir.

🔄 Ezberden Çok, Gözlem ve Analiz: İzolasyon altında, zihin kendisini çeşitli oyunlarla kandırabilir. Bu noktada, sadece gözlem yaparak ve verilerle durumları analiz ederek gerçeği anlamak daha önemli hale gelir.

🔍 Gözlem, Gerçekliğe Yaklaştırır: Kendi zihinsel labirentlerimizde kaybolmadan önce, gözlem yapmak bize gerçeğe daha yakın bir bakış açısı kazandırabilir. İzolasyon içinde bile, çevremizi dikkatlice gözlemleyerek anlam bulabiliriz.

🌈 Zihninizle Dans Edin, Ama Asla Kaybolmayın: Zweig’ın kahramanının hikayesi, zihninizle dans etmenin güzelliklerini ve tehlikelerini gösteriyor. İzolasyon, sadece kendi gerçekliğimize değil, aynı zamanda gerçek dünyaya da bir pencere açabilir.

Bu bana aynı zamanda karar vermede karşımıza bizi aldatabilecek olan bilişsel ön yargılarımızdan birisi olan “yanlış bilgi etkisi,” aslında insan hafızası kaydettiği bilgileri olduğu gibi saklayamıyor sonradan farkında olmadan bazı bilgileri değiştirebiliyoru da anımsattı. Bu konuda Elisabath Loftus’un yaptığı bir TED konuşmasını izleyebilirsiniz. Burada da geçmişe yönelik bilgileri farkında olmadan değiştirebileceğimiz üzerinde bir eğilimimiz olabileceğini unutmamak gerekiyor.

Bu konuları iş dünyasına örtüştürdüğümüzde izolasyonun sadece bireysel yalnız kalmak olarak değil şeffaflıktan uzaklarak laşarak, geliştirilen, sunulan hizmet yada ürün hakkında bir deve kuşu misali kafamızı kuma gömmemiz,  sadece kendi ekibimiz, birimimiz içimizde çalışmaya devam etmemiz olarak genişletebilirim.

Empirik yaklaşımdan uzak yani şeffaflık, denetleme ve adapte olma olmayı düzenli olarak üstünde çalıştığımız işlere uyarlamazsak, müşterilerimizden, paydaşlarımızdan, kullanıcılardan, iş sonuçlarımızdan etkilenenlerle karşılıklı etkileşim içinde olmazsak kendi gerçekliğimiz, varsayımlarımız, doğrularımız etrafında dolanır durur, kendimizi sanal bir gerçekliğe inandırabiliriz.

Empirik yaklaşımda düzenli aralıklarla bu öğrenme döngülerini çalıştırmak, doğru veri ve gerçekle haraket etmek, farklı perspektifleri duymaya ve anlamaya hazır olmak ve buna göre alınan bilgileri derleyip adapte olarak çalışmanın gücünü bir kez daha ortaya koyuyor.

Siz kendi çalılma düzeninize baktığınızda ne kadar değişime ve gelişime açıksınız, ne kadar kendi dünyanızda izole vaziyette kararlar alarak ilerliyorsunuz?

#Zweig #Satranç #Gözlem #ZihinselSeyahat #İzolasyon #çeviklik#empirik yaklaşım# şeffaflık